Herşeyin online olduğu-olmaya başladığı bir dönemdeyiz. Eğitimin geleceğini ve online eğitimin gelişim sürecinin iyibilir.com kurucusu Faruk Erdoğan ile irdeledik.
Faruk Erdoğan: Merhaba, hoşbulduk.
F.E: Ben uzun süredir iş hayatında; profesyonel yaşamda uzaktan eğitim üzerine çalışıyorum. Birçok büyük firmanın, telekom firmasının, finans sektöründeki firmaların, bankaların uzaktan eğitim alt yapılarının kurulumunda, çalışanlara uzaktan eğitimin tanıtılması, sevdirilmesi gibi konularda proje yöneticiliği, ürün yöneticiliği yaptım. En son da yine Adobe ürün yöneticisi olarak çalıştığım firmadan ayrılarak iyibilir.com u kurdum. İyibilir.com un öncelikli amacı online eğitimin yanında kişilerin öğrencilerin veya profesyonel hayatta çalışan bireylerin hangi alanlarda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini bulan kendi içinde bir motor var; yazdığımız özel algoritma var.Bunun üzerinde çalışıyoruz; Tabi ki bunun en önemli ayağı da uzaktan eğitim. Biz eğitimin her yerden alınabilir olduğuna inanıyoruz. Yani sadece okullardan, üniversitelerden, kurslardan değil; bir öğrenci nerede olursa olsun eğitimi rahatlıkla alabilsin istiyoruz. İyibilir' de online eğitim tarafında hizmet sunan bir proje.
P.G: Eğitim ve Gelecek dendiğinde aklınıza neler geliyor; bu konudaki dünyadaki gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?
F.E: Eğitim ve gelecek… Aslında baktığınızda eğitim en temel kavramlardan biri. İnsan doğar doğmaz öğrenmeye başlıyor; önce biraz olsun yürümeyi öğreniyor, biraz olsun konuşmayı öğreniyor; daha sonrasında da teorik bilgilerle, geçmişteki insanların tecrübelerini almaya başlıyor; tabi ki bu öğrenme yöntemleri formal ve ya informal olabiliyor. Sokakta da arkadaşlarından biri başka şeyler öğrenirken aile de aldığı kültür, öğrenme çok farklı olabiliyor. Geleceğe baktığımızda ben daha çok eğitim ve öğrenme boyutunda bazı teknolojik gelişmelerle farklılaşacağını düşünüyorum. Uzaktan eğitim de bunun için en temel özelliklerden birisi olacak. Bugün
birçok farklı projede online eğitimi, uzaktan eğitimi duyuyoruz ama dünyaya baktığınızda 10 -15 yıldır, bundan daha uzun süredir aslında çok efektif bir şekilde kullanılıyor. Ülkemizde de yavaş önemi fark edilmeye başlanmış bir sektör. Ülkemizde de yaklaşık on yıldır kullanan firmalar var bu çözümleri…
P.G: Peki dünyadaki online eğitimin yeri ve önemi nedir; bu konudaki uzgörüler nelerdir?
F.E: Dünyaya baktığımızda tabi ki online eğitimi en aktif kullanan ülkelerden bir tanesi Amerika. İlk çıkış noktası da belki orası diyebiliriz. Ama daha eskiye dayandıran ülkeler de var. Mesela online eğitimin ilk ayaklarından biri olan uzaktan eğitim, e-posta ile eğitim, açık öğretim tarafında mesela ülkemizde Anadolu Üniversitesi tarafından yapılan eğitim… Çin’de binlerce milyonlarca insanın eğitilmesi için kullanılan açık öğretim yöntemleri… Televizyonla ya da internet üzerinden yayınlanan eğitim. Sürekli kullanılan bir yöntem özellikle Arap Yarımadasına baktığınızda online eğitim çok daha yüksek mesela Türkiye’den. Çünkü kadınlar okula gidemiyor, kadınların dışarı çıkmasına izin verilmiyor, bu sebepten dolayı evden online eğitim alabiliyor. Ben gelecekte özellikle online eğitimin daha doğrusu eğitimin şekil değiştirerek öğrenciye ulaşma yöntemlerinin dijital ortamlardan olacağını söylüyorum. Yani bu online diyoruz belki ama offlineda öğrencilerin ellerindeki tablet içerisinden bir video izlemesi online olmak da zorunda değil, yanında bir eğitmen olamadan birisi olmadan öğrenebilmesi çok önemli bir şey. Tabi ki burada şuna dikkat etmek lazım; biz eğitimin geleceği dediğimizde insanlara, eğitim artık internet üzerinden, farklı kanallar üzerinden verilecek dediğimizde; sınıftaki eğitimin yerini tutmaz deniliyor. Ben katılıyorum. Sınıftaki eğitimin yerini tutmaz çünkü sınıftaki bir insanla tanışıyorsun, bir insana dokunuyorsun. Orada karşılaştığın olaylara tepkinin nasıl olması gerektiğini öğreniyorsun. Örgün eğitim ve uzaktan eğitim bir arada kullanıldığında verimliliği artıran bir boyutta çünkü baktığınızda artık herkesin öğrenme düzeyi, hızı aynı değil. Bu sebepten dolayı da okulda dersini çok iyi anlayamayan bir öğrenci eve gittiğinde online olarak ya da bilgisayarında kayıtlı olan videoları tekrar izleyerek dersini tekrar edebiliyor. Bu anlamda onlar için de büyük bir avantaj sağlıyor.
P.G: Türkiye’de son dönemde bununla ilgili çalışmaları, gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?
F.E: Türkiye’ye baktığımızda özellikle bu FATİH projesi ile beraber k12 düzeydeki eğitim tarafında bir talep var. Hatta inanılmaz bir talep var. İnşaat sektöründe yıllardır hizmet verip sırf bu projenin büyüklüğü için ‘biz de mi online eğitim yapsak’ diyen firmaları biliyorum. Türk firmalarının yanında yabancı firmalar da çok fazla. İşi donanım üretmek olan bir firma gelip bununla ilgili Türkiye’ye proje sunmaya çalışıyor. Bunlar güzel şeyler tabi ki. Eğitim anlamında proje sunmaya çalışıldıkça çok daha farklı ürünler, çözümler gösteriliyor. Ülkemizde online eğitim dünyada olduğu gibi ilk finans sektörü ile birlikte başlamış. Ve bu anlamda da 95 ten internettin yavaş yavaş yaygınlaşmaya başladığı dönemden beri online eğitim bir şekilde var. E-posta ile eğitim var, power pointi göndermekle eğitim var, çok farklı animasyon, çizgi film gibi eğitimler göndermek, video eğitimler var. Bunların tamamını ülkemizde görmek mümkün. Türkiye’ye baktığınızda diğer ülkelerden biraz daha geride online eğitim ama eğitimde olduğu gibi online eğitimde geride çünkü Türkiye’de baktığınızda neredeyse kişi başı kitap okuma oranı nerdeyse 2-3 saniye Avrupa için bu birkaç dakikaya çıkıyor. Bu sebepten dolayı Türkiye’de online eğitim yapıyoruz dediğinizde çok farklı bileşenlerle, videolarla desteklemeniz lazım eğitimi. Ülkemizde de yavaş yavaş yükseliyor online eğitim, biraz daha dikkat çeken bir alan olmaya başladı.
P.G: Peki online eğitimin Türkiye’de ne yönde ve nasıl bir gelişim gösterebileceğini düşünüyorsunuz, online eğitim nasıl bir rol oynayacak?
F.E: Benim öncelikle şahsi fikrim eğitim tamamen destekleyici olmalı. Sınıf içinde alınan bir eğitim olabilir, kurgulanmış bir kurs olabilir, akademik bir eğitim olabilir ama yan elektronik ürünler, podcastler, pdfler olabilir. Online eğitimler bu şekilde desteklenmeli. Ülkemizde baktığınızda aslında oldukça yolun başında, kat etmemiz gereken daha çok yol var. Şirketler eğitimi çalışanlarına verebilmek için bunu bir masraf olarak görüyorlar. Ve gerçekten de sınıf eğitimi vermek istediklerinde çok büyük masraflarla karşılaşabiliyorlar. Ama online eğitim onların maaliyetlerini %60-70 varan oranlarda düşürebiliyor. O yüzden ülkemizde de ben ekonomik anlamda eğitim vermenin önemi anlaşıldıktan sonra yoğun ve hızlı biçimde çalışanlara veya üniversite öğrencilerine online eğitimin verilmeye başlanacağını düşünüyorum.
P.G: Son olarak 20 yıllık bir süreçte sizin eğitim konusundaki vizyonunuz, uz görünüz nedir?
F.E: Önümüzdeki 20 yıl için; güzel bir soru. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde ben açıkçası bugünkü anlamıyla üniversitelerin olacağına inanmıyorum. Bundan sonraki 20-30 yıl içerisinde artık bu gördüğümüz binalar, üniversite kampüsleri olmayacak,benim şahsi fikrime göre, daha doğrusu önemini biraz daha yitiriyor olacak binasal anlamda. Bunu akademiksel ve araştırmalar boyutunda düşünmeyin. Artık dünyaya baktığınızda okuma yaşı gittikçe yükseliyor. Lise, üniversite, doktora derken insanların iş hayatına atılması vakit alıyor. Ben insanların çalışırken okuması gerektiğini düşünüyorum, okuyabileceğine inanıyorum. Birçok çalışana artık çalışırken okuma imkanı sunulacağı için artık üniversitelere ya da eğitim kurumlarının da artık online eğitimle bu kitleye ulaşması gerekeceğine inanıyorum. Artık cep telefonunuzu elinize aldığınızda bütün dünya elinizde. Üniversitenin de işyerinizdeki akademinin de o cep telefonunuzun içinde olabileceğine inanıyorum.20 yılda çok uzun bir süre gibi geliyor aslında daha kısa bir zamanda artık tamamiyle hatta şu an bile birkaç üniversite lisans düzeyinde eğitimlerini tamamen online verebiliyor. Bu çok önemli bir kolaylık çünkü öğrenci okula gitmeden 4-5 yıllık bir iş tecrübesi oluyor; üniversite diploması aldığında direkt tecrübeli olarak iş hayatına geçebiliyor. Özellikle bazı bilimler var ki çok fazla kampüse gitmeye gerek kalmıyor. O yüzden ben önümüzdeki 20 yıl içerisinde en büyük devrimin üniversitelerin ve eğitim kurumlarının kabuk değiştirmesi ile meydana geleceğine inanıyorum.
P.G: Teşekkür ederiz; bu güzel sohbet için ve genç fütüristlere verdiğiniz destekten dolayı.
F.E: Ben teşekkür ederim sorular için; çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.
Bu röportaj gencfuturistler.org ve iyibilir.com 'da yayınlanmıştır.