3 Ocak 2014 Cuma

Sizleri "Mucize Kadın" ile Tanıştırmak İstiyorum...

,



Merhaba;

Güzel bir cumartesi günü sizi güzel bi kadın ile tanıştırmak istiyorum...





Mucize Kadın; azmeden , inatçılığı ile zaman zaman kök söktüren, dobra, kendini ezdirmeyen, kimseye mihnet etmeyen, ölüme pabucunu ters giydiren, sevgi ile büyüyen ve yeniden yeşeren, çevresindekilere umut olan, çocuklarının başarısı ile mutlu olan, bi eğitimci bi danışman kadar eğitim konusunda bilgili, eğitime son derece önem veren,(ders çalışırken) burada hata yapmışsın git bul diyen, çocuklarının kararlarına (özellikle meslek/eğitim konusunda) asla müdahale etmeyen, en büyük mutluluğu çocukları ile ilgilenmek olan, kızının ilkokul hocasından "senin çocuğun durumu iyi,niye durumunu sormaya geldin ki,çağırdıklarım gelmiyor" diye azar yiyen :D, en büyük keyfi kocasını da koluna takıp yanında kızı ve oğlu gezmek olan, kan kussa kızılcık şerbeti içtim diyen ve bunu bi hayat mottosu olarak çocuklarına öğreten, etrafına neşe saçan, kırılsa da kırmayan, evin organizatörü, şen şakrak, çocuklarıyla çocuk olmayı bilen ama yeri geldi mi tek bakışıyla çocukları dize getiren, birisi arasında yirmi yaş olan kızı ile kardeş sandığı anda çok sevinen ve ardına kahkahayı basan,(ilerleyen zamanlarda kızın abla annenin kardeş sanılması da görülecektir), herkesle iyi geçinen, kimilerin Sıdıka Ablası, akıl danıştığı. Namı değer Sıd(d)ıka Hanım...



Ama biz ona "Mucize Kadın" diyeceğiz.

Bugün size Mucize Kadın'ın mucize kadın oluşunun  hikayesini anlatacağım; "ölüme pabucunu ters giydiren" ve "çevresindekilere umut olan"  kısmını kapsayacak. Yalnız pabuçla ilgili biraz sorunumuz var, pabuç bir değil iki değil çünkü.

Midesinden rahatsızlandı. Gittiği özel hastane devlet hastanesine gönderdi, testler çok tutar diye. Devlet hastanesindeki mide uzmanı doktor,midede bir şey yoktur dedi göz muayenesiyle. Bu hastanede üç  gün kaldı. Bu sırada mikrop kaptı,beyni kısa bi süre oksijensiz kaldı. Bi özel hastane yoğun bakımına gönderildi. 40 gün komada kaldı. Doktorlar ümidi kesti. 40 gün sonra gözünü açtı. 2 ay sonra solunumu düzelmez dedi bu sefer doktorlar, solunum makinesiyle eve göndermek istediler. İki hafta sonra makineden kurtuldu. Yoğun bakımda tam tamına 6 ay kaldı. Fizik tedavi işe yaramaz dediler, %98 yürüme şansı yok dediler.

%98 özürlüydü, karşısına hep yanlış insanlar çıkmıştı, çokça acılar çekmişti. Ama her gittiği yerde kahkahalarıyla gülümsemesiyle neşe saçıyordu.

Fizik tedavi hastanesinin koridorundayız, diğer hastalara ve refakatçilere selam vererek ilerliyoruz. Karşıdan 55 yaşında beyin kanaması geçirmiş bi amca geliyor, yüzünde hiçbir tepki yok. Eşiyle selamlaştı. Amcaya baktı,selam vermek istedi. Amca oralı değildi. Ama kararlıydı,eğildi. Bi kaç kere "Amca, nasılsın?" dedi. Oralı olmadı yine amca. Amca gülsene dedi;eğilip tekrardan ısrarla. Aylardır kimseye tepki vermeyen amca gülümsedi :) Eşinin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. El çırptı, "Amcayı güldürdüm" :D


Fizik tedavi hastanelerinde birkaç ay kalıp, faydasızdır diye eve gönderildi. Bi sene sonunda koluna girerek yürür hale geldi. Yürüyemezsin diyen olursa cevap olarak oturduğu koltuktan fişek gibi fırladı. Aklında tek bi şey vardı: "Çocuklarıma faydalı olamıyorum,artık yürümeliyim."

Aylarca evde tedavi sonu; artık tekrardan fizik tedavi alması gerektiğine doktorları inandırdı. Hani %98 diyen doktorları... O sabah doktorlar ağzından şunlar döküldü: " Mucize gerçekleşiyor, yürüme şansı var, fizik tedaviye başlayabiliriz tekrardan." Diğer bölümlerden doktorlar ziyaretine geliyor, dinlenme odalarında, koridorlarda "Mucize Kadın" dan bahsediliyor.



Bundan bi kaç gün önce yanlış hatırlamıyorsan Veysi Abi idi:
-Abi azminize, hayata tutunmanıza hayranım, benim bi uzaktan akrabam var kız 18 yaşında, hem annesi hem babası hasta, ikisine de o bakıyor. Kız çökmüş durumda. Tanıştırayım da  Sıdıka Abla' yla, gelsin görsün hayata nasıl tutunulur. Helal olsun valla size.




--------------------keşke hikayeyi burada bitirebilseydim, tam burada evirebilseydim------------------------

-Fizik tedavi bölümüne haber verilsin, hemen yarın başlayalım FTR ye.
-Tamam.

....

-Hemşire Hanım, dosyalar gitti mi? Yarın FTR ye başlanması gerek Eren Bey ile Gökçen Hanım öyle söylediler.
-Dosyayı sizin götürmeniz gerek.
-Tamam,ben birazdan gideyim. Siz bakabilir misiniz, düşme tehlikesi var biliyorsunuz...


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
----------------------------------------------MAVİ KOD---------------------------------------------------------

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


-Kim verir bisküviyi yememesi gerekiyordu, yemesi yasaktı,yiyemez ki. Kim verdi? Neden verdi? Kim girdi odaya, neden bakmadınız? Çocuklara anneniz yürüyecek dedim. Kim, kim, kim verdi? Sen, sen, sen mi verdin? Neden verdin? Yürüyecekti!


Mucize Kadın'ın hikayesi, buradan "bisküvi ikramı ile ölen hasta" hikayesine evrildi. Ben hiç evirmek istemezdim. Eğer birileri rol çalmasaydı o tarihlerde "Mucize Gerçekleşti,Mucize Kadın Yürüdü" gibi başlıklar da görebilirdiniz pek tabi.

Birileri rol çalıyordu oyunda, katil silahı çekmese adam ölür müydü? 

Kader diyebilirsiniz siz ben demiyorum. Karşısındaki hasta şeker istediğinde: "Doktorun izin verdi mi, hemşireye sor kızım, şekeri vardır." diyebiliyorsa %98 özürlü bi hasta...

Eğer birileri iyiliği bu kadar basit sanmasa,kimileri buna "hayır" da diyebilir. İyilik bu kadar basit kurgulanamaz. İyilik tanımadığın çocuğun diyabet hastası olup olmadığını bilmeden şeker uzatmak değildir. İyilik selpakçı/dilenci çocuğa para uzatıp kendini rahatlatmak değildir. İyilik yapmak basit değildir, üstüne düşünmek, bilinçli olmak, kaş yaparken göz çıkarmamak gerekir. Bi anda kötülük yapabilirsiniz ancak, bi anda iyilik yapamazsınız.

Doktor olmak; "hayat kurtarıcam ben" deyip de, gelen her hastaya "vaka" demek değildir." Doktor olmak; "İlaç yaz gönder, test yaz gönder" değildir. ...

Veysi Abi duvarları yumruklamaya başladı, hayata her şeye rağmen bağlı birini tanımıştı, hayata daha çok insan bağlansın diye tanıştıracaktı. On beş gün boyunca her gün ama her gün hastane kapısının önünde umudunu çalan kadını bekledi. 

Siz Sıd(d)ıka Hanım'ı "Mucize Kadın" olarak hatırlayacaksınız. 

S.S.S:


-Ben mi?

Ben sadece size bu hikayeden payınıza düşeni aktarmak istedim. Ben iyiyim, okuluma devam ediyor, STK' larda,topluluklarda yer alıyor, sosyal sorumluluğa önem veriyor, mesleğim ile sosyal bi değişim yaratmaya çalışıyorum. Benim bi rolüm varsa bu hayatta; "her şeye rağmen hatta insanlara rağmen insanları sevmeyi başaran kadın"ım.

-Affettim mi ?

Bilmem... Peki siz? Siz affettiniz mi, Mucize Kadın ile tanışamadınız. Dört sene önce bugün bi şeyler farklı olsaydı...

-Başın sağolsun.

Teşekkürler.




0 yorum to “Sizleri "Mucize Kadın" ile Tanıştırmak İstiyorum... ”

Yorum Gönder