13 Kasım 2013 Çarşamba

21'ime Basmışken 20 Yılın Değerlendirmesi

,


20 yıl pek çoktur da,20 yaş dendiğinde pek az gelir insana,pek bi küçümsenir. Bana 20'ler hep büyük geldi.Biliyordum;20'lerinde değişir insanın hayatı,belki oturur hayat düzeni.

-Ne bu 20 takıntım?
-Hiiiç,sadece anam beni (henüz ) 20'sindeyken dünyaya getirmiş.



Her ne kadar bize çok okumuş işi gelmese de; büyük karar netice de bir yaşamın sorumluluğu ve kendini ailene ve çocuklarına adamak. En çok sorduğum soru kendime şu sıra; ee sen neye adadın kendini,yaşamını? Kaç yıldır şu dünyadasın ne ürettin? Sanki hep tüketttin;bilgiyi,dünyayı kimi zaman en çok da kendini...

20'ime bastığımda bunlar vardı aklımda;iyi hatırlıyorum...

Bugün gün batımını seyretmeliyim,en sevdiğim yerde Kadıköy Sahili' nde başka yerde olmaz. Pek sevmezdim öncesinde Kadıköy'ü;şimdi gitmeyince iyi hissetmem. Haydarpaşa'ya selam vermeli önce sonra Moda'ya doğru sahil boyu... Ufka göz kırpmalı,dalga seslerinde kaybolmalı,ee ne var ne yok diye sormalı...

Bu minibüs gün batımına yetişiyor.Keşke daha hızlı olsa yetişir miyim acaba? Gebze-Harem de böyle bi manzarayla karşılaşmak şaşırttı beni doğrusu cama yapıştım; izliyor turuncunun kızıla boğuluşunu,o koca top batarken.

Metro merdivenlerini tırmanıyorum;en son ne zaman geldim Kadıköy'e. Topuk sesleri ritmik,uğultu ince bi nağme gibi geliyor kulağıma,İstanbul'un müziği bu da.Evet;ben metropolü seviyorum.

Karnım zil çalıyor,önce yemek yemeli;makarna istiyor canım koca bi porsiyon,yanına da havuç suyu alayım. Menengiç kahvesini de pek özledim;dönüşte içmeli.Günü minibüste batırdık,sahile koş yine de gecede güzel karanlık da! En son kimle yürüdüm acaba burada? Aa evet bi dostla Muhi, Kayseri'de şimdi... Fuls anlatmış ya Sezen'i ben de anlatırım bi ara Muhi' yi. Benim de biriktirdiğim insanlar, zor sevdim insanları sanırım 20'imde en çok insanları sevmeyi öğrendim, iyi güzel insanlarla karşılaştım. Bu arada söylemeden edemiycem; şu Fulsun'u da kıskandım doğrusu; "32 sine doğru,garson ve mutlu..." Şu sıra sağlam yazanlar yok iyi yazıyor hatun yalnız;geçen bi kitabı fırlattım hatta en sevdiğim yazardan sen de piyasa malı olmuşsun... Tüm arkadaşlarım Fulsun'un o yazısını paylaşıyor,baya etkiledi biz hatunları...

Diyemiyoruz çünkü şu sıra;şu yaşımdayım,şuyum ve böyle hissediyorum.Yeterince cesaretimiz yok, bi hashtag başlatsak ya,neyiz biz,hani şu meme kanseri fb paylaşımları gibi olur belki. Merak ediyorum kendini tanımla dediklerinde şu kısa cümle anlatır mı bizi,anlatmaz biz her şey olmaya çalışıyoruz,yetmiyoruz,yetinemiyoruz...

Aaa Haldun Taner'den bu ay ki katalogu alsam? Kandırma kendini,alacaksın bi kere bakacaksın oyunlara sonra gidecek olsan on kere internet bakıp,bileti önceden alıp gelmiştin;bari kağıt israfı yapma. Tiyatro pek hevesindi, noldu sahi, en son ne zaman gittin bi oyuna. Vakit mi var? Bıraksana istesen her şeye vakit bulursun,kendini kandırma. Bölüm zor be, ödevler, sınavlar,yetti be diyesin geliyor. Şu 20 senede sabırlı olmayı nasıl öğrenemedin? Ben pek sabırlıydım sahi, on dokuzumda bişey oldu... 21'imde tez elden sabırlı olmayı öğrenmeli!

Aaa renkli balonlar ve yine o tüfek! Balonları dizmişler bi ipe,sırada bekleyen hayallere benzetiyorum;önem sırasına göre üstte mi altta mı olacağına karar verilmiş sanki... Sonra biri geliyor tetiğe basıyor patlatıyor bi kaçını... Neyse ki öyle insanlar yok hayatımda artık; olanlardan hızla kaçıyorum zaten. Kulağım onları duysa da zihnim çoktan bağını kesti onlarla... Şaşıyorum; zamanın pek zararları dokundu insanların, öyle böyle değil tüm insanlıktan nefret edecek kadar. Az kaçmadım insanlardan vay be, şimdi insanlarsız yapamam heralde.

Bi anımı hatırlıyorum-bi yazmayı çok seviyorum-Yurt merdivenlerini indim,tam yemeğe gidecekken aklıma düştü yanına uğradım. Yatağın üstünde ağlıyordu genç kız, insanlardan nefret ediyorum diyordu,belli çok acımıştı yüreği. Durdu, kaldırdı kafayı "Senden de" dedi. Aklıma geldi; "daha neler göreceksin sen" dediler hep bana en baba acıları yaşasam da. Pek de matah bişey değildi benimkinin yanında doğrusu;acıtmıştı ama yüreğini. Şimdi böyle diyeceksin ama sonra geçecek dedim. Bak ben... diye başlayan cümleleri kurmak zorunda kaldım,pek sevmiyorum artık böyle karşılaştırmaları,insan fazla artist olmamalı. Herkesin acısı,zorluğu ona kadardır. Yargılamadan,sorgulamadan dinlemeyi öğrendim. Yaşadıkları acılarla değil;güzelliklerle de büyür insan. Evet,bunu öğrendim!

Biri sevgilisinden ayrılmış; pehh bu mu lağğn derdin derdim önceden. Düşününce, harbiden dinlemeyi öğrendim; bi de üstüne teselli! Afferim bana! Anlayacağınız bu konuda,kolay olmadı,pek değiştim.

En güzel yerine doğru geldik sahilin,sevgililer bi yanda,içmeye gelmiş arkadaşlar/dostlar,balıkçılar bi yanda... Işıl ışıl kısmını sevmem ben sahilin en duru en yalın halini görmeliyim.Belki zihnimde berraklaşır. Hahh işte ben bunu öğrenemedim ne zamandır berrak değil zihnim,bilen varsa iletişime geçsin bana da öğretsin!

Çıktım kayalıklara; oturdum, uzattım ayaklarımı. En son ufku seyretmiştim buralarda bi yerde.En büyük heveslerimi sormuştum kendime, dolmuştu gözlerim, ne zaman demiştim kendime, sonra buldum kendimi bu yaz ki otobüste 14 ülke 26 şehri sığdırdım 20 yaşıma,anamın hayalini gerçekleştirdim, indirdim sırtımdan.
Bu yaz istediğim gibi dolu dolu geçti neyse ki...Bi eğitim, bi proje, bi de güzel bi gezi...

Sonrası için bi sürü hedef var elbette,ama korkular büyüdü içimde! Zor işler istiyorum,ama eskisi kadarsevmiyorum zoru belki. Aslında en çok neden korkuyorum. Ömrümü boşa harcamaktan... Çok mu dağıldım diyorum, ne benim en büyük hevesim tutkum? En çok bunu soruyorum kendime,geçen dinledik TurkishWin Ayşe Bilgiç de amma koşturmuş,amma şey denemiş he! Bilsem sonraki durağı; radikal kararlar almaktan korkmam elbet koşarım ben de. Emin değilim itiraf da edemiyor olabilirim kendime. 20 seneyi çöpe atmış olma fikri,kolay değil... Neyse bırak bunları! Korkusuzluğu,girişkenliği ve merakı ile tanınan sen, şu sıra biraz merakın ve belirsizliğin keyfini çıkarsan n'olurdu sanki! Hem her şeyi planlasan da öyle gitmeyecek,her şeyi belli hayat pek sıkıcı değil mi? En büyük tutkum merakla yaşamak olsa şu sıra,pek genel ama idare et...

Çiçekçinin önünden geçiyorum; papatyalar pek güzel,pahalı diyorum öncesinde şimdi değmez. En son ne zaman çiçek aldın,mezarlığa giderken. Doğru ölüler için çiçekler! Yaşayanlara çiçek alırken pek cömert davranmayız, ya da sevgilimiz almalı di'mi? Ben bugün kendime çiçek alıyorum var mı arkadaş? Yurtta kızların ilk sorcağı şey: "Ooo çiçekler kimden?","Kendimden..." "..." "Ne o,insan kendine çiçek alamaz mı?"

Ayrılıyorum;bugün senden istediğim performansı bulamadım sevgili Kadıköy Sahilin. Ama seni pek ihmal ettim,her bunaldığımda gelirdim. Muhi' yi arardım, gelsene çok sıkıldım. Hep de yağmurlu güne gelirdi,hasta ederdim çocuğu. 20'ime sağlam bi dost sığdırdım.

Liste mi yapsaydım acep 20'ime bunları sığdırdım diye küçümsemeyin 20'imi siz büyükler tamam mı? Sıra arkadaşım demişti lise de; "Sen şu hocaların çoğundan daha büyüksün onlar hiç bişey yaşamadı çünkü " Peyami Safa'nın şu sözünü pek sevdim o yüzden: "Tecrübe yaşlanarak değil,yaşayarak kazanılır zaman sadece armutları olgunlaştırır." Şimdi bunu dedikten sonra 20,30,40 ne önemi var ki demeli öyleyse? Seviyoruz sayıları, sihirleri var sanki,seviyoruz dönüm noktalarını onlar olmasa olmazmış gibi. He bi de dönüm noktası bekliyoruz,kendimiz dönemiyormuş gibi...

Du bakıyım ne sığdırdım ben 20 yılıma; bi ölüm, bi vazgeçiş, bi diriliş, bi kocamanından hayal, iki en dibinden azmeden hikaye, 14 ülke 26 şehir dedik Avrupa'da, crowdfunding de iyi tecrübe hani, iki yarım proje defteri kaç proje var bilmiyorum, birazı sosyal sorumluluk, (ne zaman hayata geçecek bunlar eyy Pelin), biraz kavgalar, küskünlükler, ne çok şey öğretti ahh bunlar... Girmediğim delik kalmadı diyorum içimden yeterince keşfettin bi durul,odaklan, bi yandan yok artık senin tarzın değil aynı heyecanı koru merakı,durulma,durma yoksa düşersin. 20 senenin raporunu vercektik,biz buralara nerden geldik. Berrak zihni anladın mı şimdi? Adamlar yazıyorlar da rahatlıyor zihni,kaç TB bu da kafa yani. 21'imin ilk zamanları adam gibi oturup yazmayı öğrendim, iyi bari...


Bunları yazmalıyım gidince yurda,şimdi pek uykum geldi yolda yazsaydım güzel olurdu,kitap mı okusam. Neyse çook uykum var...

Öğreniyorum ve öğrenmeye devam ediyorum;insan hep yolda olmalı biliyorum.
En çok "Keep Walking" diyorum kendime ancak şu sıra araftayım çıkamıyorum...


1 yorum:

  1. Amanda Peloşum nasıl güzel yazmış :D Çok şey sığmış çook hem de bunların farkındasın daha ne olsun ;)

    YanıtlaSil