9 Şubat 2013 Cumartesi

Yüksek Teknoloji Enstitüsü Gelecek Teknolojiler Hakkında Ne Düşünüyor?

,
Genç Fütürist olarak #gelecekteknoloji konulu haftamızda gerçekleştirmiş olduğum röportaj:



Mehmet Göktürk;1991 yılında Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olmuş.Yüksek lisans ve doktorasını Bilgisayar Bilimleri alanında The George Washington University’de tamamlamıştır.Gerorge Washington University’de İnsan-Bilgisayar Etkileşimi Araştırma Grubu’nda araştırma görevlisi olarak görev almıştır. Şu an Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliği bölümünde dersler vermektedir.Kendisi hakkında ayrıntılı bilgiyi mehmetgokturk.com ve gyte.edu.tr adresinden alabilirsiniz.



Pelin GEZER:Gelecekte teknoloji denildiğinde ilk aklınıza gelen nedir,sizce yakın zaman içerisinde yoğun olarak en çok hangi alanda teknolojik gelişmeleri gözlemleyeceğiz?Teknoloji anlamında devrim beklediğiniz bir alan var mı?
Mehmet Göktürk:Evet;birinci alan sağlık;sağlık sektöründe insan hayatının uzatılması,hastalıkların engellenmesi ve özellikle hasta bakımı konusunda,kronik hastaların bakımı konusunda gelişmeler göreceğiz.Dolayısıyla hekimlerin görevinde yardımcı olacak teknolojilerde gelişmeler olacak.Biyoteknoloji anlamında yapay organ tarzı şeyler olacak.Bu işin bir tarafı diğer tarafı ise bilişim dünyası tarafında baktığımızda kişinin algısal özelliklerini kullanan bizim yanımızda birer yardımcı şeklinde çalışan bilişim sistemleri görmeye başlayacağız.Bu sanki yanımızda bir sekreter var gibi çalışan sistemler olacak bu gerek görsel gerekse sesli sistemler olabilecek.Bunun dışında evlerimizde gittikçe geniş ekranlar görmeye başladık bu ekranlar biraz daha büyüyecek kısmen akıllı duvar haline gelecek,daha doğrusu duvarın bir parçası.Herhangi bir içerik izlemek istediğimizde bu ekranın hepsini kullanmayacağız,ekranın bir köşesinde hala eski bilgiler dururken biz ekranın bir köşesinde içeriği izleyeceğiz,ekranın bir köşesinde statik olarak başka bilgileri de gösteriyor olacak.Bu tarz uygulamalar üçüncüsü.Toplamak gerekirse; tıp,asistan sistemleri,geniş ekran etkileşim sistemlerinde gelişmeler göreceğiz.
P.G:Son söylediğiniz akıllı camlar gibi…
M.G:Akıllı cam;camdan dışarıyı da görebiliyorsunuz;oradaki sistem arkadaki görüntüyü de birleştirme özelliği var;o da olabilir ama onlar daha çok marjinal teknolojiler,ihtiyaç az bu konuda.Benim bahsettiğim akıllı duvar.O da bütün olarak bir duvar değil;diyelim yüz elli inç gibi ekranlar;tv izliyorsan sağda;hava durumu solda;e-maillerin aşağıda duracak;ve hepsini aynı anda görebileceksin.Kişiye asistan olarak çalışacak;onun yerine internette arama yapacak;yeni indirimleri takip edecek,hatta onun yerine alışveriş yapacak ajanlar bekliyoruz.Teknoloji anlamında da ciddi devrim beklediğim bir alan yok ancak enerji konusunda yeni gelişmeler olabilir.Burada muhtemelen jeotermal,organik componentlerle güneş enerjisini devreye almak söz konusu olacaktır.Hidroelektrik çok fazla yeterli bir teknoloji değil.Rüzgar da olacak ama fazla değil,ben daha çok güneş enerjisi konusunda artış bekliyorum.’Kendi elektriğini kendin üret,fazlasını sat’ şeklindeki şeyler yaygınlaşabilir.Bu çok uzun vadede değil,kısa vadede.Uzun vadede ise;biz enerji sorunumuzu jeotermalle çözeceğiz.Yerin altında magma tabakası var sıcak bildiğiniz gibi;oraya herkes istediği gibi delik açıp ısı farkında doğan enerjiyi elde edilebiliyor.
P.G: Enerji verimliliği ile ilgili çalışmalar olabilir?
M.G:Onlar daha çok kısa vadeli çözümler olabilir.Türkiye’de dünyada bir diğer gelişme beklediğim alan ise ;güvenlik teknolojileri.Bunları askeri anlamda düşünmeyin.Daha çok toplumsal güvenlikten bahsediyorum.Mesela hırsızlığa karşı,suça karşı,suçluların yakalanması ile ilgili yüz tanıma vs.,belirli bir olaya karışan bir kişiyi çeşitli yerlerde takip etme tarzı,belirli hareketleri,şüpheli hareketleri otomatik olarak algılama ve buna göre önlem alma.Mesela bir markette bir kişinin malı incelemek için mi  hırsızlık için mi eline aldığını algılayabilecek görsel sistemler yaygınlaştığı takdirde,toplumun suça olan eğilimi azalacaktır,daha güvenli bir ortam olacaktır.Bu büyük bir problem.Hapishanelerin yönetimi,adli süreçlerdeki otomasyonlar ve karar verme mekanizmaları dahil buna.
P.G:Türkiye’deki ve dünyadaki  teknoloji alanındaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye bu gelişmelerin hangi noktasında yer alıyor? Dünya ile kıyaslandığında Türkiye’deki gelişmeleri yeterli buluyor musunuz?
M.G:Türkiye teknoloji anlamında tüketici bir ülke,dünyanın tamamının da gerisinde değil.
P.G: Smartphone’ lar, akıllı ev aletleri derken smartwatchlar üretilmeye başlandı,gelecek vizyonu olarak da akıllı camlar uzgörülüyor. Artık akıllı sistemler çok yaygın birçok alanda;birçok cihaza,servise yapay zeka entegrasyonu ihtiyacının bir sonu var mı sizce?Bu ihtiyaç nasıl şekilllenecek ve hayatımız bunlardan nasıl etkilenecek?

M.G:Normalde olması gereken cihazların transparan hale gelmesidir.Yani bizim cihaz olup olduğunu anlamamızdır.Bu noktaya gelmesi lazım birçok cihazın.Senin onunla tek tek ilgilenmen de yanlış.Her bir sistem çevremizde birer bebek gibi benimle ilgilen diyor şu anda ve bu bizi yoruyor.Sistemlerin kendi kendilerine hareket edip,bize gerektiği zaman haber vermeleri,bizim yerimize işlerimizi yapması lazım.Normalde ideal bir dünyada,fütürist bir dünyada insanları çalışma saatleri bugünkünün dörtte biri olması lazım.Aynı kazancı ve aynı hayat kalitesini bu şekilde elde edebiliyor olmamız lazım.Bizim zamanımızı sosyokültürel faaliyetlere ayırabiliyor olmamız lazım.Bir insan kanalizasyon temizleyecekse elbisesini giyer,haftada iki gün bunu yapar,elbisesini çıkartıp,duşunu aldıktan sonra tiyatrosuna gidebilmeli.Bizim aynı yaşam kalitesini yakalayabiliyor olmamız lazım bu şekilde aynı yerde yemek yiyip yine aynı yerlere gidebilmeliyiz az çalışarak da.Yaşam kalitesi olarak aynı standartı yakalayabiliyorsak daha az çalışmak daha avantajlı.Çünkü çalışmak yapılması gereken birşey değil normalde.Uzun vadede akıllı sistemler demek bizim görmeyeceğimiz sistemler demek.Yani asansöre bindiniz,düğmeye basıyorsunuz ve geliyor,eskiden asansörlerde operatör vardı ve asansörler akıllı değildi.Yavaş yavaş sistemler transparan hale gelecek ve biz arkasında bir zeka olduğunu unutacağız.Şu an asansörlerde olduğu gibi,asansörlerde bir zeka var ancak şu an farkında değiliz kontrol programının arkasında bir zeka olduğunun.Daha üst seviyeli zeki işlemlerde bu şekilde olacak.Yapay zeka kelimesi yanlış anlaşılabiliyor.Aslında yapay zeka diye birşey yok,zeka diye birşey var.Bir sistemin zekası da onu tasarlayan kişinin zekası kadardır.Tabi ki kendi kendine öğrenen sistemler yapılabiliyor ama sonuçta sistemi yapan kişinin zekası kadardır kapasitesi.İnsanı düşündüğümüzde yaratıcı zekası olan bir şey de yapmak,buna benzer bir şey yapmak mümkün olabilir.1961 MIT ‘can machine think’  videosunda zamanın önemli bilim adamları,hala önemli,bunun için bazıları olacak bazıları olmayacak diyorlar.Bir tanesi çok güzel söylemiş;ilerde zeki makineler olacak ama benim torunum bir bilgisayarla evlenmeyecek.Bir yapay zekanın ille de bir insan kimliğine bürünüp hoş geldiniz demesi gerekmiyor.Belli kurallar çerçevesinde çalışan sistemlere yapay zeka diyebiliyoruz.İhtiyaçlar genellikle beklediğimizden daha yavaş gerçekleşecek bunun nedeni gerek ekonomik gerek siyasi süreçler dünyadaki.Benim beklentilerim bir tanesi; şu ana kadar kullanmadığımız komünikasyon kanallarının bulunması.Mesela bundan yüz sene önce elektro manyetik spekturumu bilmiyordu insanlar;anten,radyo yoktu.Bir anda bir alan bulundu ve insanlar o alanda haberleşmeye başladı. Gravitasyonla ilgili, manyetizmayla ilgili farklı keşifler sonucunda şu anda kullanmadığımız iletişim kanallarını kullanıyor hale gelebiliriz.Dolayısıyla bunları kullanan sistemlerde çıkabilir.
P.G:Sizin genel olarak teknolojinin ve özellikle yapay zekaların geleceği konusundaki bir yirmi yıllık süreç için uzgörünüz nedir?
M.G:Yirmi yıl sonra yapay zeka bizim bir uşağımız haline gelecek,eğitim süreçleri değişecek,hoca-öğrenci yerine programlarla öğretim sağlanacak.Herkesin bir eğitici programı olacak,bana şu konuyu anlat dediğimizde anlatacak.En iyi şekilde o ana kadar filtre edilmiş bilgileri öğrenmen gerektiği kadar anlatacak.Dolayısıyla ilk,orta lise eğitimleri,daha doğrusu öğretim kısmı bu şekilde olacak.Ancak eğitim kısmı;beraber oyun oynama,arkadaşlarını sevme,çevreyi kirletmeme belki bunlar kişisel bazlı,coğrafya,tarih vs. dersler öğretmen tarafından değil de ajan tarafından üretilecek.Bunun birinci aşaması tablet.Buna bağlı olarak okul zamanları değişebilir.Benzer bir şekilde yaşam boyu öğrenme.Üniversiteyi bitirince duran öğrenme değil de sürekli insanın öğrenir olması için bu şekilde ajanların kullanılması gündeme gelecek.Ses teknolojisi çok gelişecek,otomatik dil çevirimi olacak.Bugün bile başladı,denemeleri yapılıyor.Uluslararası telefon görüşmelerini istediğimizde dilde yapabileceğiz.Universal translater belki haberiniz yoktur,Star Trek’in orjinal versiyonunda universal translater vardı.Bu kısmen gerçek olacak.Yeni bir gezegene gittiniz,onlarla görüşebilmek için universal translater lazım.


P.G:Teşekkür ederim bize vakit ayırdığınız ve bu güzel röportaj için.
M.G:Rica ederim,iyi çalışmalar.
Bu röportaj Genç Fütüristler Blogu'nda yayınlanmıştır.


0 yorum to “Yüksek Teknoloji Enstitüsü Gelecek Teknolojiler Hakkında Ne Düşünüyor?”

Yorum Gönder